Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

İşçinin amiri ile telefonda konuşup telefonu kapadıktan sonra gıyabında küfretmesi ve bunun tanık anlatımı ile doğrulanması durumunda işçinin sözleşmesi haklı nedenle feshedilebilir.

9. Hukuk Dairesi         2019/4112 E.  ,  2019/21931 K.

“İçtihat Metni”


MAHKEMESİ : … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 25. HUKUK DAİRESİ

DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine, işe iadesine ve yasal sonuçlarına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kabul kararına karşı davalı avukatı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
…Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi; davalı vekilinin istinaf başvurusunu değerlendirerek gerekçe yönünden düzeltme yaparak yeniden hüküm kurmuştur.
…Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi’nin kararı süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 26/01/2015-30/11/2016 tarihleri arasında çalıştığını, davacı ile aynı işi yapan… isimli çalışanın müdürün arkadaşı olduğunu, işleri savsakladığını, kendi yapması gereken işleri müvekkilinin üzerine attığını, müvekkilinin bu durumu müdüre bildirdiğini ancak beklemediği bir tepki ile karşılaştığını, aradan geçen sürede bu durumun artarak devam ettiğini, işe giriş çıkış saatlerinin belli olduğunu, fazla mesai yapacak kadar işlerinin olmadığını, buna rağmen … mesai yazıldığını, bu durumu müdüre bildirdiğini müdürün hakaretlerine maruz kaldığını, bu olayların neticesinde müvekkilinin haksız olarak iş akdinin feshedildiğini iddia ederek, feshin geçersizliğine, müvekkilinin işe iadesine, davalının müvekkili işe başlatmaması halinde 8 aylık işe başlatmama tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının müvekkil şirkette idari işler görevlisi olarak çalıştığını, iş akdinin 06.12.2016 tarihinde davacının şirket yetkilisi … Ilıcaya yönelik sinkaflı ifadeler kullanarak ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı tutumu neticesinde feshedildiğini, davacının beyanlarının gerçek dışı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
C) İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesi tarafından; “..davacının iş sözleşmesinin feshinin geçerli bir sebebe dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır. 4857 S. İş Kanunu’nun 20/II. maddesi gereğince feshin geçerli bir sebebe dayandığının ispat yükü davalı işverendedir. Dinlenen tanıklardan biri olayın tarafıdır, diğeri de davacının telefonu kapattıktan sonra küfür ettiğini beyan etmektedir. Olayın tarafı davacının hakaretini bizzat duymamıştır. Kaldı ki hakaret olayını idareye ve çalışan … Ilıcaya bildiren tanık ile olayın tarafı olan tanık … dışında davacının küfür ettiğine ilişkin tanık beyanı yoktur. Olayda taraflı olan tanık beyanlarına itibar edilemez. Ayrıca hakaret olayı olmuş kabul edilse dahi mağdur olan çalışan bunu duymamış sonradan diğer çalışan Okan’ın söylemi üzerine haberdar olmuştur. Gıyapta hakaret 5237 Sayılı TCK da bile en az üç kişinin duyması ile yaptırıma bağlanmıştır. Burda davacıyı salt başka bir işçinin beyanı ile küfür ettiğinden bahisle işten çıkartmak feshi son çare olması ilkesine aykırıdır. Feshin son çare olması prensibi işe iade davalarında önemli bir unsurdur. İşveren feshi son çare olarak kullandığını ispatlamak zorundadır. Örnek vermek gerekirse; işçiyi işi tam anlamıyla yapamadığı için işten çıkarmak yerine ilgili eğitimleri almasını sağladığını ispatlamalıdır. Veya başka bir birimde çalıştırması, işçinin veriminin düşmemesi için fazla mesaileri kaldırması, işçinin hatalı davranışlarında önce sözlü sonra yazılı olarak ihtar etmesi, işçinin savunmasını alması, işçiye hatalarını bildirerek düzeltmesini talep etmesi gibi durumları ispatlaması gerekmektedir. Bu kapsamda davalının davacıyı işyeri çalışanına gıyabında hakaret ettiğinden bahisle işten çıkartması feshin son çare olması ilkesine aykırılık teşkil etmekte olup bu sebeple davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerektiği ..” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) İstinaf başvurusu :
İlk derece mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E) Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti :
Bölge adliye mahkemesince, “özlük dosyası içerisinde bulunan tutanaklardan da sabit olduğu üzere; davacının davalı işverenin kuyumcu şubesi yetkilisi … ile yaptığı telefon görüşmesinde amir-memur ilişkisine uymayacak şekilde konuşma yaptığı, amirinin daha dikkatli konuşmasını istediği halde bu konuşmalarına devam etmesi üzerine amiri tarafından telefonun kapatıldığı ,telefon kapanınca davacının aynı yerde çalışan kontrol odası görevlisi … da duyacak şekilde idarecisi … hakkında “….o çocuğu ve benzeri sinkaflı küfürler de” bulunduğu bunun üzerine işveren tarafından İş sözleşmesinin iş kanunu 25/2 maddesi gereğince feshettiği , TCK anlamında hakaret suçunun olmaması, İş Kanunu kapsamında değerlendirilemeyeceği , tanığın küfürü hatırladığı halde davacı ve amirinin hangi konuda konuştuklarını hatırlamadığı, mahkemede dinlenirken dahi hakaret mağduru olduğu iddia edilen tanık …’nın dahi aralarındaki görüşmenin detayını anlatamadığı ve konuşma sırasında küfür duymadığını söylediğini, davacının neden , niçin küfür ettiğinin yada hakaret edip etmediğinin sabit olmadığı, olayın tek tanığı olan Yalçın’ın davalı işyerinde çalıştığı , davacının özlük dosyasında daha önce küfürlü hakaret eden biri olduğuna dair herhangi bir tutanak olmadığı, davacının niçin küfür ettiğinin ispatlanamadığı, soyut bir beyan nedeni ile feshin ağır bir sonuç olduğu, davacının bu hakareti yaptığı konusunda tam bir vicdani kanaat oluşmadığı bu itibar ile ilk derece Mahkemesince davanın kabulüne dair kararın yerinde olduğu ancak Mahkeme nin gerekçesinin oluşa uygun düşmediğinden gerekçesinin yukarıdaki şekilde düzeltilmesinin gerektiği bu yöndeki davalı istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile , küfür ve hakaret olgusunun davalı işverenlik tarafından ispat edilemediğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği…..” gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin gerekçesinin bu yönde düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
F) Temyiz başvurusu :
Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararına karşı davalı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
G) Gerekçe:
İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin II’nci bendinin (b) fıkrasına göre, işçinin işverene, ailesine veya işverenin diğer bir işçisine karşı şeref ve namusuna dokunacak sözler söylemesi veya davranışlarda bulunması ya da işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlarda bulunması veya işçinin işverene, aile üyelerinden birine veya diğer bir işçisine sataşması haklı fesih nedeni olarak sayılmıştır. Buna karşılık işçinin bu ağırlıkta olmayan işveren aleyhine sarf ettiği sözler çalışma düzenini bozacak nitelikte ise geçerli fesih nedeni sayılması gerekir.
Yargılama sırasında dinlenen davalı tanığı … “Ben davalı şirkette 5 yıldan beri kontrolör olarak çalışmaktayım, … ile birlikte 1-1.5 sene çalıştık, … beyle münakaşası olduğu için işten çıkartıldı, mesai bitimine doğru telefonla görüştüler, davacı … beyi aradı, izin konuları ile ilgili aradı, ne konuştuklarını net hatırlamıyorum, sonra telefonu kapattı, sonra ağızından bir küfür çıktı, o.. Çocuğu dedi sonra çıkıp gitti, öteki gün sabahında geldi ben onu … beye söyledim,”şeklinde beyanda bulunmuştur.
Somut uyuşmazlıkta, davacı işçinin davalı işyerinde güvenlik görevlisi olarak çalıştığı, güvenlik müdürü olarak çalışan … isimli bir çalışanla gerçekleştirdiği telefon görüşmesi sonrasında telefonu kapatır kapatmaz …’u kast ederek sinkaflı küfürler ettiği, işyerinde üstü olarak çalışan …’a gıyabında gerçekleştirilen bu hakareti duyan ve o esnada davacı işçinin yanında bulunan tanık Okan’ın bu durumu hakaretin muhatabına ve işverene bildirmesi üzerine iş akdinin açıklanan olay nedeniyle feshedildiği, feshe konu olayın gerçek olduğunun da tanık anlatımıyla anlaşıldığı ve davacı işçinin eyleminin işyerinde diğer bir çalışana sataşma niteliğinde olup işveren açısından haklı fesih niteliğinde olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenle davacı işçinin iş akdinin feshinin haklı nedene dayandığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasa’sının 20/3 maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 373. maddeleri uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
H- Sonuç:
Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Bölge Adliye Mahkemesi ile İlk Derece Mahkemesinin kararlarının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Feshin haklı nedenle yapıldığı anlaşıldığından davanın REDDİNE,
3-Harçlar kanunu uyarınca alınması gereken 44,40 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan 273,50 TL mahkeme masraflarının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca belirlenen 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacının ve davalının gider avanslarından kalan ücretlerin karar kesinleştiğinde kendilerine iadesine,
9. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine,
10.Dosyanın kararı veren ilk derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
Kesin olarak 09.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);