Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında tescil talebi yok ise, davacıya tescil davası açması için süre verilir.

1. Hukuk Dairesi         2010/539 E.  ,  2010/2193 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : ÜSKÜDAR(KAPANAN) 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
TARİHİ : 15/10/2009
NUMARASI : 2008/82-2009/242

Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, miras bırakanları olan M. R.Z.Y.’in, sahip olduğu 161 ada 1 parselde bulunan A Blok 4 ve 7, B Blok 7  numaralı bağımsız bölümleri ile 2 parselde bulunan 18 nolu bağımsız bölümünü, muvazaalı satış işlemi ile eşi olan davalıya temlik ettiğini ileri sürerek tapuların iptali olmazsa tazminat isteğine bulunmuşlardır.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ….’in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
 Dava, muris muvazaasına dayalı tapu iptali, olmazsa tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu taşınmaz temliklerinin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkan tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği dolu pafta sistemi genel ilke ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 tarih, 981/8-80 esas, 983/1162 sayılı kararı)
Ayrıca, tapu iptali ve tescil davalarının kayıt maliki aleyhine açılması gerekirken, dava konusu taşınmazlardan 161 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki A2 Blok 7 numaralı bağımsız bölümün dava tarihinden  önce 3.kişiye temlik edilmiş olduğu halde bu taşınmaz yönünden de iptal-tescil kararı verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca, tescil davası açmak üzere davacılara süre verilmesi, açılması halinde birleştirilmesi gerekirken bu eksiklik giderilmeden, kural gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru olmadığı gibi 161 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki A2 Blok 7 numaralı bağımsız bölüm ile ilgili olarak bedel yönünden inceleme ve değerlendirme yapılması gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde  hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi de doğru değildir.
Davalının, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 01.03.2010  tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);