Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, irade fesadı hali dışında faiz hakkından vazgeçmiş sayılır.

9. Hukuk Dairesi         2018/3860 E.  ,  2018/8785 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
DAVA TÜRÜ : İŞÇİ İLE İŞVEREN İLİŞKİSİNDEN KAYNAKLANAN ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 16/03/2005-07/09/2012 tarihleri arasında mermer makine operatörü olarak çalıştığını, davalı işyerinden aldığı en son maaşının 1.162,14 TL olduğunu, davalı işverenden fazla mesai ücreti ile zamlı ücretini ilk önce sözlü daha sonra yazılı olarak telep etmesi üzerine işyerinde patron diye tabir edilen Mesut Şahin Karabüber tarafından “sen kendini akıllı mı sanıyorsun, bu aklı sana kim verdiyse ona git o sana yasal hakkını versin” şeklinde bir tavır sonrası işten atıldığını söylemesi üzerine müvekkilinin sabırla çalışmaya devam ettiğini, sonrasında yetkililerce tutanak tutularak yaka paça sinkaflı sözler eşliğinde işten çıkarıldığını, müvekkilinin bu olayla ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın ilgili birimine şikayette bulunduğunu ve tahkikatın lehine sonuçlandığını, haksız fesih nedeniyle bu kez tüm alacaklarını ihtarname ile talep ettiğini ancak işveren tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilinin davalı işyerinde haftanın 6 günü sabah saat 08.00-17.00 saatleri arasında çalıştığını bunun yanında ayın en az iki pazar günü yine aynı saatler arası çalıştığını, işi gereği bazen de 17.00 de bitirmesi gereken işi 22.00 a kadar sürdürmek zorunda kaldığını, milli bayramlarda da çalıştığını ancak bu çalışmalarının karşılığını da alamadığını iddia ederek, kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarınının tahsilini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının başka bir işyerinde iş bulması nedeniyle işten ayrıldığını, kıdem ve ihbar tazminatı almak için işveren aleyhine sataşma olduğunu, davacıya işinin başına geçip çalışması teklif edildiğinde çalışmayacağını bildirmesi ve bir süre sonra izinsiz olarak işi terk etmesi üzerine iş akdinin işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğini, işyerinde fazla mesai olması durumunda puantaj ve bordrolarda açıkça görülmesi gerektiğini, davacının resmi tatillerde ve hafta tatillerinde çalışması olmadığını, yıllık izinlerin kullandırıldığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı, yasal süresi içinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Davacı yıllık izin hariç diğer talep ettiği alacaklar bakımından gönderdiği ve 10.09.2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiği anlaşılan ihtarnameyle davalıyı temerrüde düşürmüş ve faiz başlangıcı bakımından dava ve ıslah dilekçesiyle temerrüt tarihinden itibaren talepte bulunduğu halde, mahkemenin faiz başlangıcını dava ve ıslah tarihleri olarak ayırması davacının kıdem tazminatı dışındaki alacaklara yönelik temyizi bulunmaması nedeniyle bozma nedeni yapılmamıştır.
2-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
3-Kıdem tazminatına faizin hangi tarihten işletileceği konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin onbirinci fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu ve yaşlılık aylığı bağlandığını belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
Yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belge işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
İşe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.
Kıdem tazminatı ödenmekle feri hak olan faiz hakkı da son bulur. Ancak kıdem tazminatının kısmen ödenmiş olması durumunda son taksit ödeninceye kadar faiz hakkı saklı tutulabilir. Davanın açılması da ihtirazi kayıt anlamındadır.
Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizi düzenleyen ilgili hükümde özel banka ile kamu bankası ayrımı yapılmamıştır. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verilmiş olmakla sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T. C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı filen uygulanmış olmadıkça ücret dikkate alınmaz.
Bankaların uyguladıkları faiz oranları bir ya da birkaç aylık veya bir yıllık vadelerle belirlenmektedir. Bunlardan en uzun vade bir yıl olup, en yüksek faiz oranı da bir yıllık mevduata uygulanmaktadır. Bu durumda kıdem tazminatı için uygulanması gereken faiz, ödeme gününün kararlaştırıldığı ya da temerrüdün gerçekleştiği zamanda bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı olmalıdır. Aynı miktar için ikinci yılın başlangıcındaki en yüksek banka mevduat faizinin belirlenerek uygulanması, gecikme daha da uzunsa takip eden yıllar için de aynı yönteme başvurulması gerekir. Yıl içinde artan ve eksilen faiz oranları dikkate alınmaz. Yıllar itibarıyla faiz oranları değişebileceğinden kararda faiz oranının gösterilmemesi gerekir.
Dava dilekçesinde belli bir faiz oranı ya da başka bir faiz türü gösterilmişse, istekle bağlılık kuralından hareket edilerek bu faiz oranını aşmayacak şekilde faize karar verilmelidir.
Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Bu konuda daha sonraki taksitlerin ödemesi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmesinin sonuca bir etkisi yoktur. Ancak, taksitlerden bir ya da bazılarının gününde ödenmemesi durumunda hak kazanılan kıdem tazminatının tamamı için faize karar verilmelidir. İşçinin taksitli ödemeyi öngören ödeme planını kabulü, ancak taksitlerin gününde ödenmesi halinde işveren yararına sonuç doğurur. Taksitler gününde ödenmediğinde işçinin taksitli ödeme anlaşmasıyla bağlı olduğunda söz edilemez. İşçi, işverence anlaşmaya uyulacağı varsayımı ile taksitli ödemeyi kabul etmiş sayılmalıdır. İş hukukunda işçi yararına yorum ilkesi de bunu gerektirir. Bu itibarla, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini öngören anlaşmanın işverence ihlali halinde işçi, kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faize hak kazanır. Daha önce yapılan ödemeler de Borçlar Kanununun 84 üncü maddesi uyarınca öncelikle faize ve masraflara sayılmalıdır.
Kıdem tazminatı faizi gecikme faizi niteliğinde olduğundan, faize faiz yürütülmesi mümkün olmaz. Dairemiz kararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD. 27.6.2005 gün 2005/19196 E, 2005/22752 K.). Faiz alacağı başlı başına icra takibi ya da davaya konu olmuş olsa dahi, faiz niteliğini kaybetmediğinden ayrıca faize hak kazanılamaz.
Kıdem tazminatı alacağının yasa gereği fesihle birlikte muaccel hale gelmesi nedeniyle tamamına fesihten itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, dava dilekçesi ile istenen miktara fesih, ıslahla artırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi hatalıdır.
4-Davacının ulusal bayram genel tatil ücreti talebi 554,00 TL iken talep aşılarak 716,00 TL ye hükmedilmesi HMK’nın 26. maddesine aykırı ve hatalıdır.
5-Dosyadaki bilgi ve belgelerden iş akdini haklı bir neden olduğunu ispatlayamadan fesheden tarafın davalı işveren olduğunun anlaşılmasına göre, sonucu itibariyle ihbar tazminatına hükmedilmesi doğru ise de, kararın gerekçe kısmında iş akdini işçinin haklı nedenle feshettiği kabul edildiğine göre iş akdini fesheden tarafın ihbar tazminatı talep edemeyeceği gözetildiğinde, gerekçe ile hükmün ihbar tazminatı bakımından kendi içinde çelişkili olması da ayrıca hatalıdır.
6-Hükmedilen miktarların net mi yoksa brüt mü olduğunun hükümde belirtilmemesinin infazda tereddüte yol açacağının düşünülmemesi de isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,16/04/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

);