Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Sigortacı, sigortalı doktorun kusuru oranında zarardan sorumludur.

11. Hukuk Dairesi         2019/2062 E.  ,  2019/5048 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ


TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasındaki davada Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti’nce verilen 17.02.2018 gün ve 2018/İHK-11136 sayılı karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, saklanmak üzere tevdi edildiği İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olup, dosya için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile tıbbi kötü uygulamaya ilişkin zorunlu mali sorumluluk sigortası imzaladığını, sigorta poliçesine göre 18.09.2015 ile 18.09.2016 tarihleri arasında mesleki sorumluluğundan kaynaklanan zararlara karşı 3. kişilere verilecek zararlarda sigorta şirketinin davacıyı sorumluluk sigortası ile koruyacağını, ancak davacının 12.09.2010 tarihinde yaptığı tıbbi uygulamaya ilişkin idare aleyhine 2016 yılında Aydın 2. İdare Mahkemesi’nde tazminat davası açıldığını, davanın 27.05.2016 tarihinde davacıya ihbar edildiğini ileri sürerek, şirketin sorumluluk sigortasıyla ödemeyi taahhüt ettiği 53.090,00 TL’nin riziko tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; tazminat davasının Kasım 2016’da davacıya ihbar edildiğini, ceza dosyasında uzlaşma teklifinin tebliğ tarihinin tazminat talebini öğrenildiği tarih kabul edileceğini, İdare Mahkemesi kararında davacı doktora ait kusur oranı tespiti yapılmadığını, davacının kusur oranı miktarınca zarardan sorumlu olduklarını, doktorun mesleki kusuru bulunup bulunmadığının Adli Tıp Genel Kurulu tarafından incelenmesi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince; İdare tarafından davacı/sigortalıya yapılan ihbarın Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yer alan tazminat talebini içermediği, dolayısıyla rizokonun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İtiraz hakem heyeti kararında; davalının ihbar sırasında oluşan rizikonun sorumlu olduğu, Aydın 2. İdare Mahkemesi’nce idare aleyhine verilen karardaki açıklamalar yeterli olduğundan dosyadan el çekilmesi yönündeki savunmanın yerinde olmadığı, kusur tespiti itirazının dış ilişki açısından önemli olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 53.090,00 TL’nin 27.10.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Dava, mesleki sorumluluk sigortası ile sigortalı doktorun mesleki uygulaması nedeniyle sebep olduğu zararın sigortacı tarafından kendisine ödenmesi istemine ilişkindir.
6100 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesi uyarınca, birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdiği veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, sorumlular hakkında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanmaktadır. Anayasa’nın 40/3 maddesine göre kişinin, resmî görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da, kanuna göre Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır. Aynı zamanda Anayasa’nın 129/5 maddesine göre memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin birlikte zarara sebebiyet verdiği ya da zarardan çeşitli sebeplerden dolayı birlikte sorumlu olduğu durumlarda Anayasa’nın amir hükmü gereği sadece devlet aleyhine dava açılabilir. Bu dava sonucunda idare tazminat ödemeye mahkum edilir ise, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13. madde 1. fıkrasının son cümlesi uyarınca, idarenin genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı bulunmaktadır. Zarar birden çok kamu görevlisinin kişisel kusuruna dayanmakta ise, idare her kamu görevlisine sadece kendi kusuru oranında rücu edecektir (B. Akyılmaz, İdare Hukukunda Kamu Görevlisine Rücu Sorunu, Fikret Eren’e Armağan 2006, s.1057). Nitekim, devletin zarar görene ödediği tazminat için, zarara sebep olan kamu görevlisine genel ilkelere göre kusur oranında rücu edebileceği doktrinde de ifade edilmektedir.
Somut olayda; davacının kamu hastanesinde doktor olarak görev yaptığı esnada görevli dava dışı doktor ile uyguladıkları tetkik ve tedavi neticesinde Raziye Pınar’ın taksirle ölümüne sebebiyet verdikleri Kuşadası 1. Asliye Ceza Mahkemesi 2011/563 Esas, 2013/406 Karar sayılı dosyasında alınan 19.09.2012 tarihli Adli Tıp Kurumu raporundan anlaşılmaktadır. Müteveffanın yakınlarının Sağlık Bakanlığı aleyhine açtığı tam yargı davasında Aydın 2. İdare Mahkemesi 2016/463 Esas, 2017/798 Karar sayılı ilamı ile 80.000 TL manevi tazminatın davacılara ödenmesine karar vermiştir. Sağlık Bakanlığı bu ilam üzerine ölenin yakınlarına yaptığı ödemenin 1/2’sini tedaviyi gerçekleştiren iki doktordan biri olduğu gerekçesiyle davacıdan talep etmiş, davacı/sigortalı ödenen miktardan kendisine düşen 53.090 TL’yi dava dışı Bakanlığa ödemiştir. İşbu davada davacı/sigortalı idareye ödediği miktarı sigortacıdan talep etmiştir.
Ancak, yukarıdaki açıklamalardan anlaşılacağı üzere, İdare, sadece kusuru oranında kamu görevlisi doktora rücu edebilecek olup, Tıbbi Kötü Uygulamaya İlişkin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile 3. kişilerden gelecek tazminat taleplerine karşı doktoru sigorta örtüsü altına alan sigortacı da, ancak sigortalı doktorun kusuru oranında teminat sağlayacaktır. Hal böyle olunca, davalı sigortacının, sigortalı doktorun kusuru oranında zarardan sorumlu olacağına ilişkin savunmasına itibar edilerek, sigortalı doktorun zarara sebep olan tıbbi uygulamasındaki kusur oranını denetime elverişli şekilde belirleyen bilirkişi raporu alınarak, İdare Mahkemesi ilamı uyarınca ölenin yakınlarına ödenen tazminattan doktorun kusur oranına isabet eden miktarda sigorta şirketinin sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde sigortalı doktor tarafından idareye yapılan rücu ödemesinin tamamından davalının sorumlu tutulması isabetli olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) no’lu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz edene iadesine, 08.07.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

);