Yargıtay Hukuk Genel Kurul Kararı

Takip dayanağı senetlerin tanzim yeri yazılmadığı gibi; keşidecinin adı ve soyadı yanında da bir yer ismi yazılmadığından takibin iptali gerekir.

Takip dayanağı senetlerin tanzim yeri yazılmadığı gibi; keşidecinin adı ve soyadı yanında da bir yer ismi yazılmadığından takibin iptali gerekir.

Hukuk Genel Kurulu         2013/1022 E.  ,  2014/506 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : Ankara 3.İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/12/2012
NUMARASI : 2012/998 E-2012/1082 K.

Taraflar arasındaki “icra takibine itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 09.12.2010 gün ve 2010/1406 E-2010/1502 K. sayılı kararın incelenmesi davacı H.. D.. tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 13.03.2012 gün ve 2012/5262 E-2012/7543 K. sayılı ilamı ile;
(…Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Takip konusu senetlerde tanzim yeri yazılı değildir. TTK’nun 688/6.maddesinde yer alan bu unsur, senette mevcut olmadığı gibi, aynı Kanun’un 689/son maddesinde öngörülen keşidecinin adı ve soyadı yanında yazılı bir yer ismi de bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 02.10.1996 tarih ve 1996/12-590 Esas 596/650 Karar sayılı kararında da benimsediği üzere, bu durumda dayanak belge kambiyo senedi vasfını taşımadığından kambiyo takibine konu edilemez.
İcra mahkemesince anılan hususun re’sen nazara alınarak İİK’nun 170/a-2. maddesi gereğince bu senet yönünden takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle istemin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, icra takibine itiraz istemine ilişkindir.
Davacılar, davalı tarafından haklarında Ankara 17.İcra Müdürlüğü’nün 2010/16312 sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibi yapıldığını, takibe dayanak yapılan bonoların kira sözleşmesinin teminatı olarak düzenlendiğini, kira ilişkisi sona erince bonoları geri aldıklarını ancak daha sonra nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde bonoların iradesi dışında davalının eline geçtiğini belirterek söz konusu takibin iptaline karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı savunmada bulunmamıştır.
Mahkemece aynen, “Takip senede dayalı olarak yapılmış olup senet altındaki imzaya davacıların itirazları yoktur. Davacıların dava dilekçelerine eklediği kira sözleşmesi ile de takip konusu senetlere atıfta bulunmadığı gibi takip konusu borcun ödendiği de İİK.’nun 169/a. Maddesinde yazılı belgelerler ispat edilemediğinden diğer yönden takipte istenilen işlemiş faiz oranının mahkememizce yapılan ve dosya içerisinde mevcut hesap tablosuna göre daha az olduğu anlaşıldığından davacıların iddiaları yerinde görülmediği…” gerekçesi ile red kararı verilmiş; davacı H.. D..’ın temyizi üzerine Yüksek Özel Daire’ce metni aynen yukarıda yazılı olan ilam ile karar bozulmuş; mahkemece, İİK.nun 170/a-son maddesi gereğince takibe dayanak yapılan bonoların kambiyo senedi vasfında olup olmadıklarının tartışılamayacağı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını, davacı H.. D.. temyize getirmektedir.
Yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; Ankara 17.İcra Müdürlüğü’nün 2010/16312 sayılı takip dosyasında dayanılan belgelerin kambiyo senedi vasfında olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre davacılar hakkında kambiyo senetlerine özgü takip yapılıp yapılamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 688.maddesinde, “Bono veya emre muharrer senet:
1. Senet metninde (Bono) veya (Emre muharrer senet) kelimesini ve senet Türkçe’den başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;
2. Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini;
3. Vadeyi;
4. Ödeme yerini;
5. Kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını;
6. Senedin tanzim edildiği gün ve yeri;
7. Senedi tanzim edenin imzasını;
ihtiva eder.” hükmü bulunmaktadır. Söz konusu hükümde, senette bulunması gereken zorunlu unsurlar içerisinde “senedin tanzim edildiği gün ve yer” de sayılmıştır. Aynı Kanun’un 689.maddesinde ise, 688.maddeye atıf yapılarak, “Aşağıdaki fıkralarda yazılı haller mahfuz kalmak üzere, bundan önceki maddede gösterilen unsurlardan birini ihtiva etmeyen bir senet bono sayılmaz”; maddenin son fıkrasında ise; “Tanzim edildiği yer gösterilmiyen bir bono, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır.” hükmü getirilmiştir.
Kambiyo Senetlerine Mahsus Haciz Yolunda Şikayeti düzenleyen, İcra ve İflas Kanununun 170/a-2 maddesi hükmüne göre; İcra Mahkemesi, süresinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takip dayanağı senedin kambiyo senedi niteliğinde olmadığını veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığını kendiliğinden nazara alarak takibi iptal edebilir.
Somut olayda; takip dayanağı senetlerin tanzim yeri yazılmadığı gibi; keşidecinin adı ve soyadı yanında da bir yer ismi yazılmamıştır.
6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 688. ve 689. maddeleri gereğince, dayanak senetler, kambiyo senedi niteliğinde olmadığından, bu senetlere dayanarak, kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamaz.
Hal böyle olunca; Yerel Mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma ilamına uyularak takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle istemin reddine dair verilen kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı H.. D..’ın temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “ Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanunun 29. maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanun’un 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.

);