Av. Ünal Göktürk

Bakırköy Hukuk Bürosu

Tebligat Kanunu 21/2 göre tebligat yapılabilmesi için, Yönetmeliğin 16/2. maddesindeki şerh tebligata düşülmelidir.

12. Hukuk Dairesi         2015/28132 E.  ,  2015/30325 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ : İcra Hukuk Mahkemesi
DAVALI :ALACAKLI :…

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi… tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Alacaklı tarafından borçlu aleyhine başlatılan takipte borçlu kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu ileri sürerek taşınmaz ihalesinin feshini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun Bilinen Adreste Tebligat başlıklı 10/1. maddesinde ”Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir” hükmü yer almaktadır. 11.01.2011 tarihinde 6099 sayılı Kanunun 3.maddesiyle eklenen 10/2. maddesine göre ise; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Aynı Yasa’nın Tebliğ İmkansızlığı Ve Tebellüğden İmtina başlıklı 21. maddesine 6099 sayılı Kanunun 5. maddesiyle eklenen 21/2. maddesinde de; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” düzenlemesi öngörülmüştür. Aynı Yönetmeliğin 31/1-c maddesinde de ”Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır.”
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 2l/2.maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, iade edilmeyip “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda tebligatın TK’nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması”na dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunlu olup; tebligatı çıkaran mercii tarafından belirtilen şekilde şerh verilmeden salt “mernis adresi” ibaresine dayanılarak, dağıtıcı tarafından 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Somut olayda; şikayetçi borçlunun ilk önce bilinen adresine, sonra mernis adresine tebligat çıkartıldığı, bu tebligatların iade gelmesi sebebiyle bu kez mernis adresine T.K.’nun 21/2. maddesine göre tebligat çıkartıldığı, tebliğ evrakı üzerinde sadece ”mernis adresi” ibaresinin yer aldığı, dağıtıcı tarafından “Adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup tebliğ imkansızlığı nedeni ile Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince mahalle muhtarı (azası) imzasına tebliğ edilip 2 no’lu haber kağıdı muhatabın kapısına yapıştırıldı” şerhi verilerek tebliğ işleminin tamamlandığı anlaşılmış olup sözkonusu tebligat, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine uygun olarak çıkartılmadığı için usulsüzdür.
İİK.nun 127. maddesi gereğince taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği borçluya (varsa vekiline) tebliğ edilmelidir. Borçluya satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi Dairemizin süreklilik arzeden içtihatlarına göre başlı başına ihalenin feshi sebebidir. Öte yandan İİK’nun 134/7. maddesi uyarınca borçluya (varsa vekiline) satış ilanı tebliğ edilmemiş ya da usulsüz tebliğ edilmiş ise satışı öğrendiği tarihten itibaren yedi günlük sürede ihalenin feshini isteyebilir. Borçlunun ihaleyi öğrendiğini beyan ettiği tarihin aksi ispat edilemediği ve şikayetin İİK’nun 134/7. maddesinde öngörülen ihaleden itibaren bir sene içerisinde olduğundan mahkemenin bu yöndeki gerekçesi doğru bulunmamıştır.
İİK’nun 128/a-2. maddesinde; “Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez” hükmüne yer verilmiştir.
HGK’nun 26.02.1992 gün ve 92/70-130 sayılı kararında; satışın, kıymet takdirinin esas alındığı tarihten 2 sene sonra yapılmasının başlı başına ihalenin feshi sebebi sayılacağı, İİK’nun 128. maddesinde öngörülen iki yıllık sürenin başlangıcının, bilahare kesinleşmesi kaydı ile kıymet takdirinin yapıldığı tarih olduğu açıkça vurgulanmıştır.
Her ne kadar somut olayda, feshi istenilen ihaleye konu olan taşınmazın satış bedeli muhammen bedeli ile aynı ise de, satışa esas teşkil eden kıymet takdiri işlemi 25.12.2012 tarihinde yapıldığından, 29.12.2014 tarihinde ihale olunan taşınmaz için iki yıllık yasal süre geçtiğinden zarar unsurunun oluştuğunun kabulu gerekir.
O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK’nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.

);