Yargıtay Kararı

Yağma suçunda katılanın teşhisi dışında delil yok ise sanığa beraat verilmelidir.

Yağma suçunda katılanın teşhisi dışında delil yok ise sanığa beraat verilmelidir.

17. Ceza Dairesi         2018/8371 E.  ,  2019/4049 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SUÇ : Hırsızlık
HÜKÜM : CMK 280/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurulması
TEMYİZ EDENLER : Bölge Adliye Cumhuriyet Savcısı, sanık müdafii
TEBLİĞNAMEDEKİ İSTEK : Esastan red

….Bölge Adliye Mahkemesince; sanık hakkında hırsızlık suçundan verilen hüküm temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü;
5271 sayılı CMK’nun 288. maddesinin ”Temyiz, ancak hükmün hukuka aykırı olması nedenine dayanır. Bir hukuk kuralının uygulanmaması veya yanlış uygulanması hukuka aykırılıktır.”, aynı Kanunun 294. maddesinin ”Temyiz eden, hükmün neden dolayı bozulmasını istediğini temyiz başvurusunda göstermek zorundadır. Temyiz sebebi ancak hükmün hukuki yönüne ilişkin olabilir.” ve aynı Kanunun 301. maddesinin ”Yargıtay, yalnız temyiz başvurusunda belirtilen hususlar ile temyiz istemi usule ilişkin noksanlardan kaynaklanmışsa, temyiz başvurusunda bunu belirten olaylar hakkında incelemeler yapar.” şeklinde düzenlendiği de gözetilerek sanık ve müdafiinin temyiz isteminin, sanığın suçu işlediğine dair delil olmadığına, teşhis işleminin kanuna aykırı olarak gerçekleştirdiğine, Bölge Adliye Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz isteminin ise müştekinin çelişkili beyanları bulunmasına rağmen tek delil olarak müştekinin beyanı esas alınarak mahkumiyet hükmü kurulduğuna yönelik olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik yapılan incelemede;
Katılanın soruşturma aşamasında 17.06.2015 tarihinde alınan beyanında, saat 22.00 civarında markete doğru giderken arkasından motosikletle iki şahıs gelerek elinde bulunan cep telefonunu alarak kaçtıklarını, telefonu çalan şahısların eşgalini karanlık olması sebebiyle tam göremediğini, ancak şahısları görse tanıyacağını, heyecandan motosikletin plakasını da alamadığını beyan ettiği, dosya içerisinde bulunan 17.06.2015 tarihli tutanakta, katılan ile yapılan mülakatta, katılanın olayın heyecanı sebebiyle plakasını ve markasını alamadığı ancak siyah renkli olduğunu hatırladığı, gümüş renkli çamurluğu olan motosiklet ile arkasından gelen eşgal bilgilerini alamadığı, sadece 18-20 yaşlarında olduğunu tahmin ettiği, 2 şahıstan arka tarafta oturan şahsın eline aldığı cep telefonunu kapkaç yaptığını söylediğinin belirtildiği, 22.06.2015 tarihli tutanakta ise, son günlerde kırmızı renkli yanları fosforlu motosiklet üzerinde bulunan iki şahıs tarafından gerçekleştirilen kapkaç olaylarına ilişkin çalışmalar yapıldığı, Soğanlı Meydan civarında kırmızı renkli, yanları fosforlu 34 AH 5868 plakalı motosiklet üzerinde iki şahıs olduğunun görülmesi üzerine takip edildiği, motosiklet durdurulduktan sonra şahısların emniyete götürüldüğünün belirtildiği, 22.06.2015 saat 00.30 tarihli eşkal tutanağında,

./..

teşhise başlamadan önce teşhiste bulunacak kişinin faili tarif eden beyanlarının alındığı, şahısların 18-20 yaşlarında, 1.70 boylarında, normal yapılı, esmer tenli, kirli sakallı, siyah saçlı olduğunun katılanın beyanı ile saptandığı, yapılan teşhis sonucunda ise dosyamız sanığı … ile yargılaması Çocuk Mahkemesi’nde yapılan suça sürüklenen çocuk Cüneyt Durman’ın katılan tarafından kesin ve net olarak teşhis edildiği, sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmediği, temyiz dışı suça sürüklenen çocuk Cüneyt Durman’ın soruşturma aşamasında … olarak kendini tanıtarak işlem yapılmışsa da, … isimli kişinin de 18 yaşından küçük olduğu, katılanın kovuşturma aşamasında 20.01.2016 tarihli celsede sanık hazır olmadan alınan beyanında, telefonum elimden alınırken şahıslara baktığını, yüzlerinin net olarak gördüğünü, hatta telefonu alıp uzaklaşırken dönüp baktıklarını, sanıklar yakalandığı zaman Emniyet’te kendilerini teşhis ettiğini, sanıkların yüzlerini net olarak gördüğünü, Emniyet’te yaptığı teşhisten emin olduğunu ifade ettiği anlaşılmakla;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/03/2015 tarih, 2014/10-613 Esas ve 2015/35 Karar sayılı kararında yer alan “Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.” şeklindeki ifadeler de göz önünde bulundurulduğunda;
Katılanın alınan ilk ifadesinde, telefonu çalan şahısların eşgalini karanlık olması sebebiyle görmediğini beyan ettiği, yine yapılan mülakatta telefonu çalan şahısların kullandığı motosikletin siyah renkli olduğunu ve gümüş renkli çamurluğunun olduğunu belirttiği, buna rağmen 6 gün sonra teşhis işlemi öncesi düzenlenen eşgal tutanağında, sanıklar hakkında ayrıntılı eşgal bilgisi verdiği, bununla beraber sanıkların yakalandıkları motosikletin kırmızı renkli ve yanları fosforlu olması sebebiyle müştekinin beyanları arasında çelişkilerin mevcut olduğu, her ne kadar Bölge Adliye Mahkemesi’nin mahkumiyet gerekçesinde “… İlk Derece Mahkemesi’nce şikayetçinin şahısların olay sırasında kullandığı motosikletin siyah renkli ancak gümüş renkli çamurluğu olan motosiklet olduğunu beyan etmesine rağmen sanıkların yakalandığı motosikletin kırmızı renkli ve yanları fosforlu olup tanımlanan ve şüphelilerin yakalandığı motosikletlerin birbiri ile uyuşmadığından bahsedilmiş ise de; motosikletin sabit bir yere bağlanarak kullanımının ülkemizde yaygın olmaması nedeniyle direksiyon kilidi kırılarak kolaylıkla çalınabilen taşıtlardan olması, katılana karşı gerçekleşen olaydan 6 gün sonra yakalanan şüphelilerin bu süre boyunca aynı motosikleti kullanarak bu tarz eylemleri yapmalarını beklemenin hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, şüphelilerin olay sırasında ve yakalandıkları sırada başka motosikletler kullanıyor olabilecekleri beklenmedik bir şekilde gece vakti kapkaça maruz kalan motosikletin peşinden koşan katılanın olayın etkisi ve karanlık nedeniyle motosiklet renk ve şekline ilişkin algılayışının eylemi gerçekleştiren kişilerin teşhisi

./..

yönünde de hata yapabileceği anlamına gelmediği,…” şeklinde sanıkların 6 günlük süre içinde motosiklet değiştirmiş olabileceği kabul edilmiş ise de; bu yorumun tahmine dayalı olduğu ve çalıntı olduğu yolunda da bir tespitin bulunmadığı, ayrıca 22.06.2015 tarihli olay yakalama tutanağında, son günlerde sıklıkla meydana gelen kırmızı renkli, yanları fosforlu motosiklet ile kapkaç konularına ilişkin çalışmalar yapıldığının belirtildiği, suça konu motosikletinde bu tarife uymadığı ve mahkemenin gerekçesindeki kabulü aksine benzer bir olay nedeniyle değil kırmızı renkli motosikletle işlenen suçlar sebebiyle oluşan genel şüpheye dayanarak yakalandıkları, eylemin saat 22.00 civarında gerçekleşmesi, karanlıkta motosikletin üzerinde bulunan her iki şahsında anlık olarak elinden telefonunu kapan şahıslar olarak katılan tarafından teşhis edilmesinin beyanları arasındaki çelişkiler dikkate alındığında tek başına yeterli delil olarak kabul edilemeyeceği, PVSK EK 6. madde gereği, teşhise tabi tutulan kişilerin, aralarında yaş, boy… gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerektiği halde katılanın özellikle baştan beri ifade ettiği 18-20 yaşlarında kişilerden oluşturulmadığı, temyiz dışı suça sürüklenen çocuk ve sanığın dışındakilerin polis memuru dolayısıyla yaş yönünden bariz farklı özellikte oldukları, temyiz dışı suça sürüklenen çocuk Cüneyt Durman’ın soruşturma aşamasında … olarak kendini tanıtarak işlem yapılmışsa da, … isimli kişinin de 18 yaşından küçük olduğu, ayrıca Çocuk Koruma Kanunu’nun 15/1. maddesi gereğince temyiz dışı suça sürüklenen çocuğun aynı grup içinde bulunması karşısında suça sürüklenen çocuk müdafiinin teşhise katılmaması, bu işlemde Cumhuriyet Savcısı’nın bulunması, bizzat tarafından yapılması zorunluluğunun yerine getirilmemiş olması karşısında; teşhis işleminin hukuka aykırı yapıldığının kabulü gerektiği, dosya içerisinde sanığın suçu işlediğine dair katılanın teşhisi dışında delil bulunmadığı da dikkate alındığında her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı, mahkumiyetine yeterli delil elde edilemediği bu nedenle, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de gözetilmek suretiyle hüküm kurulması gerekirken bölge adliye mahkemesinin sübuta yönelik delillerin değerlendirilmesine ilişkin olarak 5271 sayılı CMK’nun 230/1-b. maddesine uygun düşmeyen gerekçeyle kurduğu mahkumiyet hükmünün ve aynı Kanunun 289/1-g,i maddeleri gereğince sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık … müdafiinin ve Bölge Adliye Cumhuriyet Savcısı’nın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, ….Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’nin 12.09.2018 gün, 2018/491 Esas ve 2018/1758 Karar sayılı hükmünün 5271 sayılı CMK’nun 302/2-4. madde ve fıkrası gereğince BOZULMASINA, 5271 sayılı CMK’nun 304/2. maddesi uyarınca yeniden incelenmek ve hüküm verilmek üzere ….Bölge Adliye Mahkemesi 7. Ceza Dairesi’ne gönderilmesine, 25.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. 

);