Yargıtay Kararı

Zamanaşımı süresinin olay tarihi itibariyle işlemeye başladığı ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Zamanaşımı süresinin olay tarihi itibariyle işlemeye başladığı ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

3. Hukuk Dairesi         2020/10144 E.  ,  2020/7678 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; davalı şirkette çalışırken 28.10.2002 tarihinde yükleme bandının üzerinden düşerek yaralandığını, kaza nedeniyle iki kez beyin ameliyatı geçirdiğini, çeşitli hastanelerde tedavi olduğunu ancak kaza neticesinde hafıza ve hareket kabiliyetinin azaldığını, iş gücünde azalma meydana geldiğini, kaza sebebiyle kendisinin ve ailesinin maddi ve manevi kaybı olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla işten uzak kalması nedeniyle 2.000 TL, işgücü kaybı nedeniyle 8.000 TL olmak üzere toplam 10.000 TL maddi ve 60.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile meslekten kazanç kaybına ilişkin talebini 301.908 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davacının geçici iş göremezlik tazminat talebinin reddine, davacının maluliyeti nedeniyle 8.000 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 28.10.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacının ıslahla talep ettiği fazla maddi tazminatın zamanaşımı nedeniyle reddine, 30.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 28.10.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Zamanaşımı, bir talep veya dava hakkının, kanunda tayin edilen süre içinde kullanılmaması halinde, usul hukukunca öngörülen şekilde ileri sürülmek koşuluyla, borçluya borcunu ödememe imkanı veren bir hukukî müessesedir. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere
zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme niteliğini ortadan kaldırır.
Uyuşmazlık davacı ve davalı arasındaki hizmet sözleşmesinden kaynaklı bedensel zarar kapsamında maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup zamanaşımı süresi, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddeleri gereğince 10 yıldır. Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, bedensel zararlarda zamanaşımı failin ve zararın kesin raporla öğrenildiği tarihten itibaren işletilmeye başlatılmalıdır.
Zarar, zarar verici fiil veya olayın zarar görenin hukuki varlık ve değerleri üzerindeki olumsuz etki ve sonuçları olarak tanımlanabilir. Zamanaşımının işlemeye başlaması için zarar verici olayın değil zararın miktarının öğrenilmesi gerekir. Zarar miktarını bilmeyen davacı rastgele bir miktar üzerinden dava açmak zorunda kalacak ya da zamanaşımı baskısıyla rastgele bir miktar üzerinden davasını ıslah etmek zorunda kalacaktır. Zararından daha yüksek bir miktar için dava açtığında ya da davayı ıslah ettiğinde reddedilen kısım yönünden avukatlık ücreti ve yargılama gideri ödemeye maruz kalacak, zararından daha düşük bir miktar yönünden dava açtığında ya da davayı ıslah ettiğinde ise dava açmakla amaçladığı hakkına tam olarak kavuşamayacaktır. Bu nedenle zarar miktarının öğrenilmiş olması zamanaşımının işlemeye başlaması için zorunludur. (HGK 2014 /4-896 E – 2016 /332 K sayılı ve 16/03/2016 tarihli kararı)
Somut olayda, davacılar zararın miktarını, dava dosyasına sunulan davacının meslekten kazanma gücünü belirleyen bilirkişi raporu ile 10.05.2017 tarihinde öğrenmiş ve 08.05.2018 tarihinde ıslah ile maddi tazminat talebini artırmıştır. O halde, anılan nedenlerle zamanaşımı definin reddine karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı süresinin olay tarihi itibariyle işlemeye başladığı ve ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazları ile davalının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazları ile davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, 409,90 TL bakiye temyiz harcının davalıya yükletilmesine, 6100 sayılı HMK’nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440.maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/12/2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

);